...bazen,bazı şeyleri çok konuşmamak lazım belki. bunlardan biri de sevgi.
herkes, her yerde sevgiden bahsediyor ama bahsedenler nefret dolu çoğu
zaman. bu durumu ben şu şekilde yorumluyorum. bir kelimeyi peş peşe çok
sayıda tekrarlayınca, bir süre sonra anlamsız gelmeye başlar. bu da
sanırım beynimizin algısıyla ilgili bir durum. işin bilimsel
açıklamasını bilmiyorum. sadece pratikten, cahilane birkaç çıkarımım
oldu.
sevgi kelimesi de, şarkılarda, filmlerde, dizilerde,
günlük hayatın her kesitinde, kitaplarda ve aklımıza gelen gelmeyen her
yerde o kadar ağızlarda çiğnendi ki, artık bu kelime bir anlam
tükenmesine veya erozyonuna uğradı. öyle bir noktaya geldi ki malesef,
sevgi deyince "acaba benden bir şey mi koparmaya çalışıyor" diyebilen
insanlar bile görüyoruz.
sevgi, bu dünyanın kan gölüne dönmesinin
önündeki tek engeldir. azgın öfke ve nefret nehirlerini dizginleyen bir
barajdır. ve terminoloji canavarları, sürekli büyük büyük beylik laflar
üretmek için çaba gösteripte o söylediği lafların milyonda birini
hissetmeyenler, bu sözcüğü artık sakız gibi ağızlarında çiğnemekten
vazgeçmeli. çünkü bu kavram insanlığın barış içinde dünyada yaşamasını
sağlayabilecek yegane vizyondur. beynimizde varolan anlam eşleşmesini
tahrip etmemeli veya o anlam kasesinin içindekini tasarruflu
kullanmalıyız. bunu da, bir gün gerçekten ona ihtiyacımız olduğunda,
onsuz kalmamak için yapmalıyız.
bir korku filminden bir sahne
düşünün. katilden "ne olur yapma" şeklinde merhamet dilenen bir insan
hayal edin. bu gerçek dışı bir sahne değildir. insanlığın, çok acımasız
despotlara dönüşebileceğini, tarih bize öğretti. bunu yeniden öğrenmeye
ihtiyacımız yok. eğer medeniyetin kurucusu, mızrak atıp öldürmek yerine,
küfür etmeyi tercih eden kişi ise, biz de bu çıtayı binlerce yıldır
neden daha yukarı taşıyamadığımızı ve binlerce yıldır küfür etme
aşamasında yaşayan ve nezaketi öğrenemeyen, gerçekten çıkarsız şekilde
birbirini sevemeyen insanların hala varolduğunu masaya yatırmalıyız.
sevgiyi, ağızlarda çiğneyip tüketmektense, sevgisizliği tartışmaya
açmalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder