27 Mart 2012 Salı

adam


çok beklemiş bir sıkıntının
asfalta düşen ilk sesiydi adam
sabahın o biçimsiz huzuruydu
tanrının herhangi bir avluya
bağışladıgı eger inansaydı
inanmadı.
bir sakalın üşengeçligiydi adam
ilk otobüslerin,günlük gazetelerin,taze ekmek kokusunun
ve bir kalabalıgin bir yerlere
hep aynı hızla yetişmeye çalışan
hüzünlü bir duvar ustasıydı adam
omuzluyordu kavakların uzunlugunu
sarmaşıgın inadını,smokinin siyahını
ve apansız egiliyordu
bir piyanistin kamburuna
adını agzının tadı belliyordu
uzanıp bir konçertonun her hangi bir notasına
sonra durup küçük kadınların
büyük çantalarını omuzluyordu
oturup mutsuzlugun orta yerine
solgun bir yanlışlığı lahitleştiriyordu
unutulmuştu bir anadolu türküsü kadar
keşfedilmemiş bir hayvan gibiydi birazda
belki de bir inattan ibaret olduguydu şarkısı onu anlatıyordu
hiç bilinmeyen bir alfabeyle
toplasalar en fazla bir kıta kadar yalnızdı
bekleme salonunu andıran bir sessizlige benzeyerekten
adamdı ama annesine benzeyen bir adam
iyi adamlar biraz da annelerine benzerler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder