12 Nisan 2012 Perşembe

neden


şöyle ki, ben bunu çok düşündüm.. çok düşündüm, çok düşündüm. onlarca insana sordum, onlarca insanla birlikte düşündüm. onlarcası olamayacak türden insanlara sordum. onlarca başka başka cevaplar aldım. hiçbir cevap tatmin edici değildi. hiçbirisi gecelerce meşgul olduğum "neden?" sorusuna karşılık ihtimal verdiğim ve fakat çürüttüğüm cevaplardan başka değildi.. ah o geceler yok mu.. delirme noktasına yaklaştığım, hiç normale dönemeyeceğimi, sabahı göremeyeceğimi sandığım geceler. ulan diyorum, neden diyorum, burdayım diyorum.. neden diyorum, burdayız diyorum.. n'apıyoruz burda, n'apıyorlar.. nedir "insan"ın olayı?

ve nihayetinde bir gün düşüncesine pek güvendiğim birisine gittim.. sordum ona da "neden?" diye.. bu kez biraz olsun tatmin edici bir cevap bekliyordum sanki. ve tek kelimeyle cevap verdi; "bilmiyorum" dedi.. evet, aslında bu bir cevap değildi.. ama beni cevaba yönlendirdi. bu derece güvendiğim birinden bu yanıtı alınca dibe vururcasına son bir kez düşündüm ve cevabı buldum. gerçekten buldum. hatta nasıl oldu da bu ana kadar fark edemedim diye hayıflandım.. zira sorunun cevabı kendisinde gizliydi.. "neden?" mi, işte cevap:

"bilmediğimiz bir nedenden".

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder