13 Eylül 2012 Perşembe

yaşamarayış



yaşamadım ben bugünü,

dünü de yaşamadım gerçi. o zaman anlamı ne yarını da yaşamanın; ya da yaşamaya çalışmanın? insanı insan yapan ne var bende olmayan? her şey tamam gibi görünüyor değil mi? neden diye sorması kolay sizin için çok. değer ya da değmez. ama insan olabilmem için bir şey eksik bende. yaşam gücü diyorum ben buna. yaşama gücüm yok diyorum. uzaktan davulun sesi ne kadar hoş değil mi? yaşama gücü yokmuşmuş... yok ama gerçekten. insanlar bir amaç uğruna yaşarlar, öyle değil mi? bilinç üstlerinde olması gerekmez illa bu amacın. çoğu amaçsız gibi görünen insanların bile amacı, aslında genlerinden gelen üreme iç güdüsüdür, soyunu devam ettirebilme güdüsü, ardından gelenlere bir şeyler bırakabilme güdüsü ya da karnını doyurabilmektir, nefes alabilmek ya da her ne boksa işte... ama bir şekilde yaşamak, yaşayabilmek refleks olmuş insanlarda. hayatta kalma güdüsü bu. sırf dünya bir şekilde var olabilsin diye. insanların dünyası... adı her ne olursa olsun: bir şekilde genlerinden gelen bir yaşama amacı ve getirisi olan yaşama gücü vardır insanlar için. peki ya biz? yani biz demekle günümüz insanını kastediyorum. mağara adamı değiliz ki artık karnımız doyunca pek olalım, şen olalım. sikişmek ya da eğlenmek mi sizce hayatın anlamı ya da amacı?. sanırım ben kendi hayatım açısından bunları amaçlamadığımı fark ettim belki de. en azından bana yetmiyor artık. yani yukarıda yazdıklarım elbet şükretmek için yeterli sebepler. ama belki ben daha fazlasını istedim. var bir sebebim bunların bana yetmemesi için. çünkü ben bu zaman için imkansızı istedim belki de. mutlu olmak istedim. sadece mutlu olabilmek istedim. çok çalıştım bu kısa ömrüm boyunca. çok çabaladım. hatta bir keresinde mutlu bile olmayı başardım. hayatımda ilk ve son kez. ilk kez deniz görmüş çocuk gibi sevindim.hiç unutmam, unutamam, hayat buymuş be dedim. gerçekten güzel günlerdi. gerçekten mutluluğun ne olduğunu gördüğüm günlerdi o günler. kısa sürdüler ama. hayatın bonusuydu sanırım bana. karşılıklı aşk bahşedilmişti, bir ömür boyu mutluluk tabelası gibiydi benim için. hiç düşünmedim açıkçası o tabelaya doğru saparken. güzel asfalt bir yol gibiydi hayatın patikaları arasında. tam gaz mutluluğa giden yoldu benim için aşk; karşılıklı aşk...nereden bilebilirdim ki yolun sonunun karanlıklara çıktığını. nereden bilebilirdim ki gırtlağıma kadar çamura saplanacağımı? nereden bilebilirdim ki o yoldan bir daha geri dönüş olmadığını? söyleyin bana lütfen? kim hayatının en verimli ve güzel yıllarında ölmek ister ki? yani en azından sonunun böyle olacağını bilseydim, hiç tanımak istemezdim,hiç güldüğünü görmek istemezdim,gözlerine bakmak istemezdim doğrudan. hiç aşık olmazdım inanın bana. uzak dururdum, ama sonucunda mutlu olurdum küçük, zavallı hayatımda. peki siz? gerçekten mutluluğu bir kere görseydiniz ve tekrar elde edemeseydiniz? küçük şeylerden çıkardığınız mutluluklar yeter miydi size? bir bardak sıcak çay mesela kış günü, ya da bir arkadaş gülümsemesi yeter miydi size? baharda açan çiçekler? ya bir bardak şarap? ya bi nefes cigara? gözünüz kör olsaydı benim gibi; daha doğrusu gerçek mutluluktan başka bir şeyi görmüyor olsaydı, yeter miydi size bunlar? beni aç gözlülükle suçlayabilirsiniz bunun yüzünden. evet suçluyum o zaman ben. hem de kendimi öldürmek suçundan. suçluyum çünkü aç gözlüyüm. suçluyum çünkü hayatta bilmediğim eksik şeyler var.  yeni bir yüzle bir pazar sabahı hiç bilmediğin bir yerde el ele yürümek, doğum günü pastalarımdaki mumların hepsini bir seferde üfleyerek söndürebilmek, dostlarım, babam, arkadaşlarım, o güzel şarkılar, meyli geceler, sevişmeler, gülüşmeler, öpüşmeler, tebessümler, dokunuşlar, evim, uzun sokaklar da sallanarak yürümek, aşklar, sevgiler ya da sevilenler, hayattaki güzel olan her şey ya da belki hiç bir şey; yetmedi bana. yetmedi işte...

kendimi suçlu buldum,evet:kim bilir belkide evrendeki en kötü insanı ben olduğumdan
kendimi suçlu buldum,evet: hergün daha çok kendimi affetmeye çalışmaktan
kendimi suçlu buldum, evet: aç gözlülük sonucu hayatı kendime yettirememekten...
kendimi suçlu buldum, evet: kendimi öldürmeye teşebbüsten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder