17 Mayıs 2023 Çarşamba

..

Üzülüp üzülüp duygularım tükenince ben 
yine kaybolduğum bu ıssız yere düşünce gözlerimde hep ıslaklık, nem 
seni tam buldum derken ruhuna dokunup kaybedişimden
içimdeki çocuğun çığlığıydı bu kez son vazgeçişimden..
Kalbim kendiyle savaşırken ölen o hisler çok değerliymişler 
Her yanımı saran sensizliğin korkusunu alıp hiç gitmek istememişler. ki sensizlik yıldızsız bir gece gibi karanlık ve korkutucuymuş hem ne yazık ki o karanlıkta artık sonsuza kadar kaybolmuşum ben.

1 Şubat 2023 Çarşamba

 su gibi güzel, ne güzel bir tanım değil mi.. hayatına bir kadın girer ve onu güzel bir şeye  benzetmek istersin, kendiliğinden oluverir bu benzetme

o an beynin bir kalıba sokmak ister onu, bebek gibi güzel dersin, "bebek gibi kız" melek gibi diyebilirsin. mankene benzetebilirsin klasik benzetmeler işte

ama eğer aklına gelen ilk şey su ise o kadın senin çoktan yaşam kaynağın olmuştur arkadaşım.  o olmadan kalbin %60 eksiktir belki de daha fazla. o

olmadan kuraklığın tüm vücudunu kaplayacağını hissedersin. kalbini yeşertmek için bir damla su yeter aslında fazlası değil. bazıları hiç bulamazken bazıları hayatında 1 kez elde edebilecek

kadar şanslı olabilir bu kadını. maalesef herkese nasip olmaz işte, kader..

24 Ekim 2016 Pazartesi

Benim umudumu kırdılar.
Zaten eksiktim ben, benim tamamlanmaya olan inancımı kırdılar.
Yaptığım en ayrıntılı plan bu hayattan kısa sürede kurtulma planıdır. Doktorlar böyle insanlara "intihara meyilli hasta" der, din adamları "günahkar kul" ben bir şey diyemem, bakarım öyle bir sigara uzatır "yak" derim belki.. Bilirim böyle insanların tam olarak nereden kırıldıklarını. Uyuşup, unutmak için çırpındıklarını. Gizli gizli ağladıkları geceleri ve yavaş yavaş çürüyormuş hissine kapıldıklarını bilirim.
Göğüs kafesinde sıkışıp kalmış kuşları vardır onların, iri bir kılçık gibi boğazına takılmış söyleyemedikleri...
Benim hevesimi kırdılar lan, benim yaslandığım duvarları kırdılar.
Zaten biraz da kör doğmuştum ben, benim görmeye olan merakımı kırdılar.
Bu hayattan en hızlı şekilde kurtulmanın hayalidir, kurduğum en kusursuz hayal.
Kim ne derse desin boşver.
Ateşin var mı ?

10 Ekim 2016 Pazartesi

'ne yaparsan yap, pişman öleceksin. belki yaptıklarından, belki de yapmadıklarından'' dostoyevski
uslanmaz çocuk.
yine saçmalıyor kendince. 
sığmıyor taşıyor kabından. 
yapma diyorum. 
dinlemiyor. 
ne zaman adam olacaksın diyorum.
susuyor. boynunu büküyor. 
sonra hınzırca gülüyor. 
o güldükçe ben eriyorum. 
yenilgimi görüyorum o gülümsemede. 
yine ona kaybettim diyorum.

25 Kasım 2013 Pazartesi

dudaklarımda bıraktığın ıslaklıgın kurumasıyla,kalbimin cektiği acı o kadar harmonikdi ki;

vücudum,kontrolümün dışında.. ahenkli bir dans içindeydi.
kalbimin, acıdan dışarı cıkmak istercesine atması
gözlerimde ki o buğu
dişlerimin birbirine vurması.
ve benim sözümü gecirebildiğim tek yer zorla yürüyen bacaklarımdı. hızla uzaklaşmak istememe rağmen yine de sürünerek gidiyordum belki de oradan. cok net hatırlayamıyorum,
birde aklım son kez gördügüm gözlerinde kalmıştı.  sahi nasıl kalmasın ki? aşk'ı bıraktım  ben, tam da orada...

birde öyle böyle değil nasıl sıkmışlar ki bizi,
 hep gece öcüdür
,gece kötüdür
, karanlık kötüdür diye.
 olur olmaz dedikodular yapmışlar gece için; herkes günahını içine saklamış gecenin; sanki karanlık göstermez çirkinlikleri.
doğru göstermez de öyle onların sandığı gibi değil, öyle iyidir, öyle büyük bir huzurdur ki o, tüm kötülükleri iyiliğiyle boğar.
kızmak hakkım değil mi, ne farkı var ki gecenin günden, neyin ayrımcılığı bu? öyle bir ayırmışlar ki, günü geceden, herkes korkar geceden, herkes kaybolur içinde geceyle boğuşmaktan, halbuki gün ağarınca, kalabalıkta kaybolmak daha kolay gelir ruhsuz insanlara. halbuki, uzaktan, bir korku, bir mutsuzlukmuş gibi görünen o derin, koyu mavi gökyüzü huzuru barındırır içinde. içinde her daim çalan ama hiç duymadığın melodiyi duymanı sağlar.
bencil değil gece, hem de hiç. renkler görünür hep mesela ama uzaktan bize ulaşmaya çalışan evrene, yıldızlara, o güzel manzaraya da izin verir. sonra havası hep daha temizdir, içine çektiğin bir derin nefes, dünyanın sakinliğini verir insana. ay ışığı büyülü, yıldızları göz alıcıdır.

zaman zaman insanın gözünden düşen bir ıslaklık bile garip bi huzur verir,dur bir dakika korkacak birşey yok.sakin ol sakın korkma,mutsuzluk değil. galiba bu huzur,gecenin verdiği huzur.


tamam işte, peki ne dedim ben; günün geceden ne farkı var ki; gece huzur veriyor da gün çalıyor mu? öyle demedim işte, evet dedim ki, günün geceden, gecenin günden farkı yok. ışığı biraz fazla bazen belki ama hayat verir gün; o kan kırmızı güller açsın diye.
bu durumda sorun insanlarmış işte; geceyi dışlamışlar, bilmeden korumuşlar; kalmış öyle büyülü; gece de yenilmemiş günahlara, kötü davranışlara. e elinde bi tek gün kalınca, o ruhsuz insanlar da, içini kirletmişler günün, saklamayı öğrenmişler o çirkinliklerini ışıktan, günü boğmuşlar bile.

bir gece var, günü görene güzel, kendisi, ruhu olana selam veren. ruhun varsa eğer, yıldızlar serilir önüne seyreyle evreni diye, büyüyü gör, çek içine derin bir nefes diye. gözyaşından korkmadan, öylece, sakin ve huzurlu.

ah, yazık ki o ruhsuz, o korkaklar, günün içinde zaten boğuldular ve gecenin büyüsü onları hep korkutacak.
sen koru ruhunu, duy içindeki müziği, sev geceyi.